| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | as yet adv. | şimdiye kadar | ||
|
As yet, everything has been going well. Şimdiye kadar her şey yolunda gitti. More Sentences |
||||
| General | as yet adv. | henüz | ||
|
The fact is that, as yet, the Russian Federation cannot be called an entirely normal democracy. Gerçek şu ki Rusya Federasyonu henüz tam anlamıyla normal bir demokrasi olarak adlandırılamaz. More Sentences |
||||
| General | as yet adv. | şimdilik | ||
|
As yet, everything has been going well. Şimdilik her şey yolunda gidiyor. More Sentences |
||||
| General | as yet adv. | şimdiye dek | ||
| General | as yet adv. | daha | ||
| General | as yet adv. | şu ana kadar | ||
| General | as yet adv. | şimdiye değin | ||
| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | as of yet adv. | şu an itibariyle | ||
|
As of yet, there is no method that can reliably cure all tumors. Şu an itibariyle tüm tümörleri güvenilir şekilde tedavi edebilecek bir yöntem yoktur. More Sentences |
||||
| General | as yet little known adj. | az tanınan adı pek duyulmamış | ||
| General | as yet little known adj. | adı pek duyulmamış | ||
| General | as yet little known adj. | az tanınan | ||
| Phrases | ||||
| Phrases | as-yet-unseen adj. | henüz görülmemiş | ||
| Phrases | as-yet-unpublished adj. | henüz yayınlanmamış olan | ||
| Phrases | not as yet expr. | daha değil | ||
| Phrases | not as yet expr. | henüz değil | ||
| Speaking | ||||
| Speaking | it is all in the air as yet expr. | fol yok yumurta yok | ||
